ABD Eski Başkanı Donald Trump, Cumhuriyetçi Parti’nin Rusya ile ticaret yapan ülkelere yönelik ağır yaptırımlar içeren bir yasa tasarısı üzerinde çalıştığını açıkladı. Trump, bu tasarının kendi önerisiyle gündeme geldiğini ve girişimin "tamamıyla arkasında" olduğunu belirtti. Söz konusu tasarının hedefinde yalnızca Rusya değil, İran gibi ülkelerle ekonomik ilişki kuran aktörlerin de yer alabileceği ifade edildi.
Trump: “Bu fikri ben önerdim”
Donald Trump, yaptığı açıklamada, “Cumhuriyetçiler, Rusya ile iş yapan herhangi bir ülkeye çok ağır yaptırımlar getiren bir yasa hazırlıyor. Bu benim fikrimdi ve bence çok önemli bir adım” dedi. Trump ayrıca, “İran’ı da formüle ekleyebiliriz” diyerek, yaptırım kapsamının genişletilebileceğini belirtti.
Eski başkan, “Rusya ile iş yapan herhangi bir ülke çok ciddi yaptırımlara maruz kalacak. İran’ı da bu kapsama alabiliriz. Bildiğiniz gibi, bu fikri ben önerdim” şeklindeki ifadeleriyle, konunun kendi dış politika vizyonuyla örtüştüğünü vurguladı.
Yasa tasarısının hedefinde kimler var?
Cumhuriyetçilerin hazırlık aşamasındaki yasa tasarısının, Rusya ile ekonomik ve ticari bağlarını sürdüren ülkeleri hedef alacağı ifade ediliyor. Özellikle enerji, savunma, finans ve yüksek teknoloji alanlarında Rusya ile iş yapan ülke ve şirketlerin bu yaptırımların doğrudan muhatabı olabileceği değerlendiriliyor.
Tasarı kapsamında, bu ülkelere uygulanan mevcut yaptırımların genişletilmesi, yeni ikincil yaptırımlar getirilmesi ve yaptırımların uygulanmasında daha sert mekanizmaların devreye alınması öngörülüyor.
İran yaptırımları yeniden gündemde
Trump’ın açıklamalarında dikkat çeken bir diğer unsur ise İran’ın da yaptırım formülüne dahil edilmesi yönündeki görüşü oldu. İran, özellikle nükleer programı, bölgesel müdahaleleri ve terör gruplarıyla ilişkileri nedeniyle ABD'nin yaptırım listesinde bulunmaya devam ediyor.
2025 yılı itibarıyla İran’a yönelik yaptırımlar, başta enerji ve finans olmak üzere birçok alanda etkisini sürdürürken, Trump’ın bu ülkeyi yeniden hedef göstermesi, Washington’un dış politikada daha sert bir çizgiye geçebileceği yönünde yorumlanıyor.
ABD-Rusya ilişkilerinde yeni gerilim hattı
Trump döneminde başlayan ve Biden yönetimi boyunca da devam eden Rusya’ya yönelik yaptırımlar, özellikle Ukrayna Savaşı sonrasında daha da yoğunlaşmıştı. Rusya’ya uygulanan finansal kısıtlamalar, SWIFT sisteminden çıkarma, enerji ihracatına ambargo ve teknoloji transferlerinin sınırlandırılması gibi önlemler halihazırda yürürlükte bulunuyor.
Yeni tasarı, bu yaptırımların kapsamını uluslararası düzeye taşıyarak, Rusya ile ticaret yapan üçüncü ülkelerin de yaptırım riskine açık hale gelmesini sağlayacak. Böyle bir gelişme, yalnızca Rusya’yı değil, onunla ekonomik bağları olan birçok Asya, Orta Doğu ve Avrupa ülkesini de yakından ilgilendiriyor.
Küresel ticaret dengelerine etkisi olabilir
Uzmanlar, böylesi bir yasa tasarısının, küresel ticaret dengeleri üzerinde derin etkiler yaratabileceğini belirtiyor. Çin, Hindistan, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler, Rusya ile aktif ticaret ilişkileri sürdürüyor. Bu ülkelerin yaptırım listesine dahil edilmesi, enerji fiyatlarından finansal piyasalara kadar geniş bir etki yaratabilir.
Özellikle doğal gaz ve petrol ticareti bağlamında, Rusya’dan enerji ithalatı yapan ülkelerin alternatif tedarik yollarına yönelmesi gerekecek. Bu da enerji fiyatlarında yeni dalgalanmaların habercisi olabilir.
Piyasalarda jeopolitik risk algısı yükselebilir
Trump’ın açıklamaları, finans piyasaları tarafından dikkatle izleniyor. Uluslararası yatırımcılar, jeopolitik risklerin yükseldiği ortamlarda güvenli limanlara yönelme eğilimindedir. Bu durum, ABD tahvilleri, altın ve dolar gibi varlıkların kısa vadede değer kazanmasına yol açabilir.
Ancak bu tür yaptırımlar, aynı zamanda şirketlerin küresel tedarik zincirlerini yeniden yapılandırmasına, finansal işlemlerde yeni ödeme sistemlerine geçişine ve yatırım planlarının ertelenmesine de neden olabilir.
Demokratlar ve uluslararası tepki merak konusu
Cumhuriyetçi Parti’nin bu yasa tasarısı konusundaki ısrarı, Demokratlar nezdinde nasıl karşılık bulacağı henüz net değil. Demokrat Parti’nin dış politikada daha dengeli bir çizgi izlemeyi tercih etmesi, yasa tasarısının Kongre’den geçmesini zorlaştırabilir.
Öte yandan Avrupa Birliği, Çin ve Orta Doğu ülkeleri gibi aktörlerin, bu girişime nasıl tepki vereceği de belirsiz. ABD’nin tek taraflı yaptırımları zaman zaman uluslararası hukuk ve WTO kuralları açısından da tartışmalı bulunuyor.
ABD’nin dış ticaret stratejisinde yeni bir dönem mi başlıyor?
Trump’ın yeniden siyasi sahnede ağırlığını artırması, Cumhuriyetçilerin dış ticaret stratejisinde korumacılığa dayalı bir politika izleyebileceğini gösteriyor. Bu strateji, 2017-2020 arasında ABD-Çin ticaret savaşlarında da kendini göstermişti.
ABD’nin dış ticarette yaptırım eksenli bir yaklaşım benimsemesi, Washington’un ticari rekabeti artık diplomatik baskılar ve ekonomik cezalandırmalar üzerinden yönettiğini ortaya koyuyor. Bu eğilim, önümüzdeki dönemde çok taraflı ticaret sistemlerini daha da zorlayabilir.