ABD Eski Başkanı Donald Trump, kamuya açıklanan mali bildirimlere göre yalnızca altı haftalık bir sürede en az 82 milyon dolarlık tahvil yatırımı gerçekleştirdi. ABD Hükümet Etiği Ofisi tarafından yayımlanan belgeler, 28 Ağustos ile 2 Ekim 2025 tarihleri arasında Trump adına 175’in üzerinde finansal alım işleminin yapıldığını ortaya koydu.
Yatırımlar kamu tahvilleri ağırlıklı
Trump’ın yeni yatırımlarının büyük bölümünü, belediye tahvilleri, eyalet ve ilçe yönetimlerinin çıkardığı borçlanma araçları, okul bölgeleri ve kamuya bağlı kuruluşların ihraç ettiği tahviller oluşturdu. Bu tahviller, yerel yönetimlerin altyapı projeleri ve kamu hizmetlerini finanse etmek amacıyla ihraç ettiği düşük riskli sabit getirili menkul kıymetler olarak biliniyor.
Uzmanlar, Trump’ın portföy yapısındaki bu genişleme eğilimini, piyasa koşullarına karşı riskten korunma stratejisi ve sabit getiriye yöneliş olarak değerlendiriyor.
Şirket tahvilleri: Teknoloji ve perakende öne çıkıyor
Eski Başkan Trump’ın yatırım yaptığı özel sektör şirketleri arasında teknoloji, perakende ve bankacılık gibi sektörlerde faaliyet gösteren dev kuruluşlar yer alıyor. Belgelerde adı geçen şirketler arasında Broadcom, Qualcomm, Meta Platforms, Home Depot, CVS Health, Goldman Sachs ve Morgan Stanley gibi isimler dikkat çekiyor.
Trump’ın portföyüne dahil ettiği tahviller, genellikle yatırım yapılabilir düzeyde kredi notuna sahip, sağlam bilançolu şirketlere ait. Özellikle teknoloji ve perakende sektöründeki tahvil alımlarının, faiz beklentileri ve sektör büyüme potansiyeliyle bağlantılı olduğu düşünülüyor.
Intel tahvilleri dikkat çekti
Trump’ın tahvil yatırımları arasında öne çıkan bir diğer unsur ise Intel şirketine ait tahviller. Bu yatırım, ABD hükümetinin yarı iletken üreticisi Intel’e sermaye yatırımı yaptığı dönemin hemen ardından geldi. Bu çerçevede yapılan tahvil alımı, Trump’ın yatırım stratejisinin ABD’nin teknoloji altyapısını destekleyen alanlara yöneldiğine işaret ediyor.
Öte yandan Intel, ABD’de çip üretimini artırmak için kamu sübvansiyonları ve özel sektör yatırımlarıyla desteklenen stratejik bir rol üstlenmiş durumda. Trump’ın bu alana yönelimi, portföyünün politik-ekonomik önceliklerle de uyumlu olduğunu gösteriyor.
Yatırımlar üçüncü taraf yönetimle gerçekleştiriliyor
Donald Trump’ın portföyündeki işlemler, doğrudan kendisi veya ailesi tarafından değil, bağımsız bir mali yönetim kuruluşu tarafından yürütülüyor. Beyaz Saray, yorum taleplerine yanıt vermezken, daha önce yaptığı açıklamalarda Trump ve ailesinin yatırımlara müdahil olmadığını belirtmişti.
Trump, başkanlık görevine başlamadan önce sahip olduğu şirketleri çocuklarının yönettiği bir tröste devrettiğini duyurmuştu. Ancak yatırım portföyüne dair düzenli açıklamalar yapılması, çıkar çatışmalarına ilişkin kamu denetiminin sürdüğünü gösteriyor.
Kamu tahvilleri ve düşük riskli getiri arayışı
Trump’ın kamu kurumları ve yerel yönetim tahvillerine yönelmesi, özellikle yüksek faiz dönemlerinde sabit getirili yatırım araçlarına olan talebin artışını yansıtıyor. Belediye ve eyalet tahvilleri, yatırımcılara görece düşük risk ve düzenli gelir sunarken, vergi avantajları da sağlıyor.
ABD’de enflasyonun kontrol altına alınmaya çalışıldığı bu dönemde, portföylerde düşük volatiliteli varlıklara yöneliş dikkat çekiyor. Trump’ın yatırımlarının bu genel eğilimle uyumlu olduğu belirtiliyor.
Politik-iktisadi boyut: Vergi ve regülasyon ortamı
Trump’ın yatırım hamlelerinin, özellikle vergi indirimleri, deregülasyon politikaları ve altyapı yatırımlarına verdiği siyasi destek ile bağlantılı olduğu yönünde yorumlar da yapılıyor. Şirket tahvilleri arasında bulunan finans ve teknoloji firmalarının büyük bölümü, geçmişte Trump yönetiminin politikalarından olumlu etkilenmişti.
Bu bağlamda, mevcut tahvil yatırımlarının sadece finansal değil, stratejik ve siyasi tercihlerin bir uzantısı olarak da okunabileceği belirtiliyor.
Etik ve şeffaflık tartışmaları sürüyor
Trump’ın yatırımları kamuya açık belgelerle şeffaf biçimde raporlanmış olsa da, başkanlık döneminden bu yana kişisel serveti ve çıkar çatışmaları üzerine kamuoyunda zaman zaman tartışmalar yaşandı. ABD Hükümet Etiği Ofisi tarafından yayımlanan bu belgeler, federal düzeyde üst düzey yetkililerin finansal şeffaflık zorunluluğu çerçevesinde açıklanıyor.
Yatırımların üçüncü taraflar tarafından yönetilmesi, doğrudan müdahale riskini azaltırken, Trump’ın siyasi etkisinin dolaylı yollardan şirketlere yansıyabileceği ihtimali eleştiri konusu olmaya devam ediyor.
Portföy çeşitliliği artıyor
Trump’ın geçmişte ağırlıklı olarak emlak yatırımları ile tanınan portföy yapısının, bugün çok daha çeşitli finansal enstrümanlara yayıldığı gözlemleniyor. Tahvil yatırımları, özellikle gelir akışını düzenli hale getirme ve portföy oynaklığını azaltma stratejisinin parçası olarak değerlendiriliyor.
Gözlemciler, bu tür yüksek profilli isimlerin yatırım tercihlerinin piyasalar üzerinde psikolojik etkiler yaratabileceğini, ancak asıl önemin yönetim politikalarının piyasaya etkilerinde yattığını vurguluyor.
Finansal serbestleşme politikaları ve sektörel destek
Trump’ın yatırımlarının bir kısmı, yönetiminin geçmişte desteklediği finansal serbestleşme politikalarından olumlu etkilenen sektörlere yönelmiş durumda. Bu sektörler arasında bankacılık, sağlık ve enerji firmaları da yer alıyor. Bu tercihlerin, piyasa aktörlerinin beklentileriyle örtüşen stratejik hamleler olduğu yorumları yapılıyor.
Örneğin, Goldman Sachs ve Morgan Stanley gibi büyük bankalara yapılan tahvil yatırımları, finans sektörünün büyüme potansiyelini ve düşük riskli tahvil getirilerini bir araya getiren bir yaklaşımı yansıtıyor.