ABD Başkanı Donald Trump, 2026 yılına girilirken Amerikan Merkez Bankası (Fed) başkanlığı için adayını belirlediğini açıkladı ancak ismini henüz kamuoyuyla paylaşmadı. Başkan Trump’ın, mevcut Başkan Jerome Powell’ın görev süresinin sona ermesine aylar kala yaptığı bu açıklama, hem finansal piyasalar hem de siyasi çevrelerde dikkatle izleniyor.
Trump: “Kimi seçeceğimi biliyorum, evet”
Trump, Air Force One uçağında Washington’a dönerken gazetecilere yaptığı açıklamada, “Kimi seçeceğimi biliyorum, evet” ifadesini kullandı. Ancak ismi açıklamaktan kaçınan Trump, “Açıklayacağız” demekle yetindi. Bu açıklama, ABD para politikasının geleceğine dair belirsizlikleri gündeme getirirken, Başkan’ın faiz indirimi beklentisini açıkça ortaya koyduğu bir sinyal olarak değerlendirildi.
Trump’ın bu sözleri, Powell’a yönelik eleştirilerinin devam ettiğini ve yerine getireceği kişinin daha “güvercin” yani faiz indirimi odaklı bir politika izlemesini beklediğini ortaya koyuyor. Trump’ın önceki dönem başkanlığında da Powell’ı sık sık faizleri yeterince hızlı indirmemekle suçladığı biliniyor.
Bloomberg: Adaylar arasında Kevin Hassett ön planda
Bloomberg News’un konuya yakın kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Trump’ın baş ekonomi danışmanı ve Beyaz Saray Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Kevin Hassett, mevcut Fed Başkanı Jerome Powell’ın yerine geçebilecek muhtemel isimlerden biri olarak görülüyor. Hassett, CBS’in Face the Nation programında bu iddialara doğrudan yanıt vermekten kaçındı. Ancak konuyla ilgili yorum yapan Hassett, “Harika bir Hazine müzayedesi gördük, faiz oranları düştü ve Amerikan halkı Başkan Trump’ın onlara daha ucuz araba kredileri ve daha düşük oranlı konut kredilerine daha kolay erişim sağlayacak birini seçmesini bekleyebilir” ifadelerini kullandı.
Hassett’in bu yorumları, Trump’ın aradığı merkez bankası başkan profilinin temel ipuçlarını veriyor. Daha düşük faiz oranları, Trump yönetiminin 2026 sonrası ekonomik büyümeyi canlandırma stratejisinde önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle, Trump’ın tercih edeceği isim büyük olasılıkla bu vizyonla uyumlu olacak.
Diğer muhtemel adaylar kimler?
Trump’a yakın kaynaklara göre, başkanlık için değerlendirilen diğer isimler arasında mevcut Fed yöneticileri Christopher Waller ve Michelle Bowman, eski Fed yöneticisi Kevin Warsh ve BlackRock’ın sabit getirili menkul kıymetler bölümü başkanı Rick Rieder de bulunuyor.
Christopher Waller, para politikasında göreceli olarak şahin bir çizgide yer alırken, Michelle Bowman özellikle bankacılık regülasyonları konusunda deneyimiyle öne çıkıyor. Kevin Warsh ise daha önce Fed’de görev yapmış ve finansal kriz döneminde önemli kararların alınmasında rol oynamış bir isim. Rick Rieder ise piyasa içinden gelen, güçlü portföy yönetimi geçmişine sahip bir isim olarak dikkate alınıyor.
Senato onayı gerekecek
Trump’ın seçeceği isim, görevine başlayabilmek için ABD Senatosu’ndan onay almak zorunda. Eğer aday dışarıdan bir isim olursa, sadece başkanlık koltuğu için değil, aynı zamanda Fed yönetim kurulu üyeliği için de onay sürecinden geçmesi gerekiyor. Fed başkanlık dönemi dört yıl sürse de, kurul üyeliği toplamda 14 yıllık bir görev süresi içeriyor. Mevcut Başkan Jerome Powell’ın görev süresi ise 2026 Mayıs ayında sona erecek.
Bu nedenle Trump’ın, yeni başkan adayını Noel tatili öncesinde, yani Aralık ayı bitmeden açıklaması bekleniyor. Hazine Bakanı Scott Bessent de yaptığı açıklamada, “Başkan, adayını 25 Aralık’tan önce kamuoyuna duyurabilir” dedi.
Trump’ın Fed politikası: Düşük faiz, güçlü büyüme
Trump, daha önceki başkanlık döneminde de defalarca para politikası üzerinde doğrudan etkili olabilecek açıklamalarda bulunmuştu. Powell’a karşı eleştirileri, sıkı para politikalarının ekonomiye zarar verdiği yönünde olmuştu. Özellikle 2020-2021 dönemindeki faiz artırımlarına karşı çıkan Trump, düşük faiz politikasının büyümeyi destekleyeceğini savundu.
Yeni başkanlık döneminde de Trump’ın bu çizgiyi sürdürmesi ve Fed başkanı olarak daha güvercin bir isim tercih etmesi bekleniyor. Bu yaklaşım, hem tüketici kredilerinde canlanmayı hem de borçlanma maliyetlerinin azalmasıyla yatırımların teşvik edilmesini amaçlıyor.
Piyasaların ilk tepkisi olumlu oldu
Trump’ın aday belirlediğini açıklaması ve bunun faiz indirimine açık bir isim olacağı yönündeki sinyalleri, finansal piyasalarda ilk etapta olumlu karşılandı. ABD Hazine tahvillerinde getiriler düşerken, hisse senedi endekslerinde sınırlı da olsa yükseliş görüldü. Özellikle konut, otomotiv ve tüketici kredilerine dayalı sektörlerde hisse değerlerinin artış kaydettiği gözlemlendi.
Ancak bazı analistler, Fed’in bağımsızlığının tartışma konusu haline gelmesi durumunda orta vadede piyasalarda dalgalanmaların artabileceği uyarısında bulundu. Fed’in siyasi baskı altında kalma riski, küresel yatırımcılar açısından kurumsal güveni etkileyebilecek bir unsur olarak değerlendiriliyor.
Fed’in para politikasında rota değişir mi?
Fed, 2025 yılı boyunca yüksek enflasyonla mücadele amacıyla sıkı para politikasını sürdürdü. Ancak yıl sonuna doğru gelen veriler, çekirdek enflasyonda yavaşlamaya ve işgücü piyasasında soğumaya işaret etmeye başladı. Bu durum, 2026’nın ilk yarısında faiz indirimi ihtimalini yeniden gündeme getirdi.
Trump’ın açıklamaları, bu eğilimi güçlendiren bir siyasi arka plan sunuyor. Eğer Trump’ın atayacağı yeni başkan, para politikasında hızlı gevşemeyi savunursa, bu durum Amerikan dolarında değer kaybı, tahvil faizlerinde düşüş ve emtia fiyatlarında artış gibi zincirleme etkiler yaratabilir.
Uzun vadeli etkiler: Fed’in bağımsızlığı tartışma konusu
Trump’ın doğrudan faiz indirimi talebinde bulunması, Fed’in bağımsızlığına ilişkin endişeleri yeniden gündeme taşıdı. Merkezi bankaların siyasi baskılardan uzak kalması, gelişmiş ekonomilerde temel bir prensip olarak kabul edilirken, bu çizginin aşılması yatırımcılar için ciddi bir sinyal olabilir.
Bu nedenle yeni başkanın kim olacağı kadar, Fed’in kurumsal yapısına ne kadar sadık kalacağı da yakından izlenecek. Hassett veya benzeri bir isim göreve gelirse, Fed’in karar alma süreçlerinde politik etkilerin artabileceğine dair endişeler artabilir. Ancak deneyimli ve mevcut kurul üyeleri arasından yapılacak bir atama, bu endişeleri kısmen azaltabilir.
Sonuç: Gözler 25 Aralık öncesine çevrildi
Trump’ın Fed başkanı adayını belirlemesi, 2026 yılı para politikasına yön verecek önemli bir gelişme olarak görülüyor. Yeni başkanın piyasaya ve ekonomiye etkileri sadece ABD ile sınırlı kalmayacak; küresel likidite ve yatırım akımlarını da etkileyecek. Bu nedenle açıklanacak ismin piyasalar açısından teknik kapasitesinden ziyade, politik duruşu ve faiz politikası yönelimi daha fazla mercek altına alınacak.
Gelişmeler doğrultusunda, Aralık ayı boyunca yapılacak açıklamalar ve Fed içinden gelecek mesajlar, piyasalarda yön belirleyici olacak. Trump’ın adayıyla birlikte 2026’ya girerken faiz indirim beklentisi güç kazanabilir.