ABD Merkez Bankası (Fed) Yönetim Kurulu Üyesi Stephen Miran, enflasyon ve para politikası konularında yaptığı açıklamalarda, mevcut sıkı para politikasının gereğinden fazla kısıtlayıcı olduğunu ve ekonomik görünüm açısından risk taşıdığını belirtti. Miran, özellikle son enflasyon verilerinin geçmişe dönük olduğu gerekçesiyle doğrudan dikkate alınmaması gerektiğini ifade ederek, daha geniş çaplı faiz indirimi çağrısını yineledi.
Miran: “Para politikası fazla sıkı, gevşeme zamanı geldi”
Stephen Miran, yaptığı değerlendirmelerde, Fed’in mevcut duruşunun ekonomik dengeleri tehdit ettiğini söyledi. “Ekonomideki gerçek arz-talep dengesizlikleri yerine, istatistiksel ölçüm sürecinin bir yan ürünü nedeniyle politikayı bu kadar sıkı tutmak, kaçınmamız gereken işgücü piyasası zayıflığını yaratacaktır” ifadesini kullanan Miran, güncel para politikasını eleştirdi.
Fed’in son iki toplantısında alınan çeyrek puanlık faiz indirimleri yeterli bulunmamış, Miran bu kararların yerine yarım puanlık faiz indirimi yapılması gerektiğini savunmuştu. Bu görüş, Fed içinde daha agresif gevşeme politikası isteyen üyelerin bulunduğunu da gözler önüne seriyor.
Enflasyon verileri yanıltıcı olabilir mi?
Stephen Miran, son dönemde açıklanan ve yüzde 2’nin üzerinde seyreden enflasyon verilerinin, ekonomideki mevcut durumu tam olarak yansıtmadığını savunarak, bu verilerin geçmişe dayalı ve sınırlı etkiye sahip olduğunu belirtti. Bu görüş, Fed’in veri odaklı para politikası yaklaşımını yeniden değerlendirmesi gerektiği yönündeki tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.
“Konut enflasyonundaki yavaşlama, toplam fiyat baskılarının hafiflemesine yol açıyor. Enflasyonu artıran bazı göstergeler aslında artık etkili değil. Bu nedenle politika bu kadar sıkı kalmamalı” şeklinde konuşan Miran, Fed’in karar alma süreçlerinde ” yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Göçmenlik politikalarının konut piyasasına etkisi
Miran’a göre, Başkan Donald Trump döneminde uygulanan göçmenlik politikaları, kiralık konut piyasasında talep düşüşüne neden oldu. Bu talep kaybı, kiraların daha yavaş artmasına ve konut enflasyonunun düşük seyretmesine yol açtı. Ancak Miran, bunun henüz resmi enflasyon ölçümlerine tam olarak yansımadığını savundu.
“Mevcut veriler, piyasadaki gerçek arz-talep yapısını yansıtmıyor. Kiralarda yaşanan yavaşlamanın etkisi geriden geliyor. Bu nedenle Fed’in, sadece istatistiklere bakarak karar vermesi, eksik sonuçlara yol açabilir” dedi.
Borsa etkisi: Hisse kazançları enflasyonu yanıltıyor
Miran ayrıca borsa kazançlarının enflasyon oranlarını yapay olarak yükselttiğini, ancak bunun para politikasında belirleyici bir faktör olmaması gerektiğini söyledi. Özellikle teknoloji hisselerinde yaşanan değer artışlarının, tüketici harcamaları üzerindeki etkisinin abartılmaması gerektiğini belirtti.
“Borsa değerlemelerinin bazı fiyat endekslerine mekanik etkisi olabilir. Ancak bu etkiler geçici ve sınırlı olmalı. Fed’in görevi borsa üzerinden değil, reel ekonomi üzerinden karar vermektir” ifadelerini kullanan Miran, para politikası kararlarının temel ekonomik göstergelerden sapmaması gerektiğini vurguladı.
Fed’in faiz politikası yeniden tartışılıyor
Son aylarda Fed’in izlediği para politikası, özellikle iç talebin daraldığı ve işgücü piyasasında kırılganlık sinyalleri görüldüğü bir ortamda giderek daha fazla eleştiriye konu oluyor. İşsizlik oranı hâlâ düşük seyretse de, işgücü katılım oranında duraksama gözlemleniyor.
Bu durum, yüksek faizlerin ekonomi üzerindeki gecikmeli etkilerini ortaya koyuyor. Fed’in enflasyonla mücadele amacıyla uyguladığı sıkı politika, büyümeyi ve istihdamı yavaşlatma riski barındırıyor. Miran gibi isimler, bu risklerin artık ciddiye alınması gerektiğini savunuyor.
Yatırımcılar yarım puanlık faiz indirimi olasılığını fiyatlıyor
Fed’in Temmuz ve Eylül toplantılarında çeyrek puanlık faiz indirimine gitmesine rağmen, piyasalar daha agresif bir gevşeme bekliyor. Stephen Miran’ın çağrısı, yarım puanlık faiz indirimi olasılığını fiyatlamaya başlayan yatırımcılar için sinyal niteliği taşıyor.
Son günlerde ABD Hazine tahvil getirilerindeki düşüş ve hisse senedi piyasasındaki toparlanma, yatırımcıların Fed’in daha “duyarlı” davranabileceği yönündeki beklentilerini güçlendirdi.
Fed içinde görüş ayrılıkları büyüyor
Stephen Miran’ın açıklamaları, Fed’in karar alma süreçlerinde görüş ayrılıklarının giderek derinleştiğine işaret ediyor. Başkan Jerome Powell liderliğinde sürdürülen temkinli para politikası, bazı üyeler tarafından fazla muhafazakâr bulunuyor.
Özellikle fiyat istikrarı hedefinin, ekonomik büyüme ve istihdam hedefleriyle nasıl dengeleneceği sorusu, Fed içinde temel tartışma konusu haline gelmiş durumda. Miran’ın "politikayı bu kadar sıkı tutmak işgücü piyasasını zayıflatabilir" uyarısı, bu tartışmalarda dikkat çeken bir görüş olarak öne çıkıyor.
Ekonomik görünüm: Enflasyon yavaşlıyor, büyüme yavaşladı
Son açıklanan verilere göre, ABD'de çekirdek enflasyon yıllık bazda yüzde 2,3 seviyelerinde seyrediyor. Bu oran, Fed’in hedefi olan yüzde 2’nin hafif üzerinde kalmaya devam ediyor. Ancak enerji ve gıda gibi oynak kalemlerin hariç tutulduğu çekirdek enflasyon, genel fiyat artışlarının hız kesmeye başladığını gösteriyor.
Diğer yandan, yıllık büyüme oranı yüzde 2,1 seviyesine gerilerken, özel tüketim harcamalarındaki artış oranı da düşüş eğiliminde. Bu gelişmeler, Fed’in politika ayarlarında daha dengeli bir yaklaşım sergilemesi gerektiğine işaret ediyor.
Sonuç: Fed’in gevşeme hamlesi daha erken mi gelmeli?
Stephen Miran’ın açıklamaları, Fed’in önümüzdeki toplantılarında daha net adımlar atması yönündeki beklentileri artırıyor. Özellikle faizlerin fazla sıkı kaldığı bir ortamda işgücü piyasasının zarar görmesini istemeyen bazı Fed üyeleri, faiz indirimi sürecinin hızlandırılmasını talep ediyor.
Enflasyondaki ivme kaybı ve büyümedeki yavaşlama göz önünde bulundurulduğunda, Fed’in daha agresif gevşeme politikası uygulaması ihtimali güçleniyor. Ancak bu adımların zamanlaması ve kapsamı, önümüzdeki makroekonomik veriler ve küresel risklerle şekillenecek.
Miran’ın “Para politikasını doğru şekilde uygulamak, onu bu kadar kısıtlayıcı bir durumdan çıkarmak bizim sorumluluğumuz” sözleri, bu sürecin kritik bir aşamaya geldiğinin işareti olabilir.