Çin Merkez Bankası (PBoC), Kasım ayında gösterge niteliğindeki **kredi faiz oranları** üzerinde herhangi bir değişiklik yapmayarak mevcut para politikası duruşunu korudu. Açıklanan karara göre, bir yıllık kredi ana faiz oranı (Loan Prime Rate – LPR) yüzde 3,0, beş yıllık kredi faiz oranı ise yüzde 3,5 seviyesinde sabit bırakıldı. Bu oranlar, Mayıs ayından bu yana değişmeden uygulanıyor. Bu karar, piyasada genel olarak beklenmekle birlikte, bazı analistler tarafından kredi büyümesindeki yavaşlama ve ekonomik verilerdeki zayıflama sinyalleri ışığında yeni bir gevşeme adımının gelebileceği yönünde yorumlanmıştı. Ancak mevcut büyüme oranı ve hedefin aşılması, Merkez Bankası'nın temkinli tutumunu sürdürmesine zemin hazırladı.
Ekonomik büyüme hedefin üzerine çıkıyor
Çin ekonomisi, 2025 yılı için belirlenen yaklaşık yüzde 5,0’lik büyüme hedefini yakalama hatta aşma yolunda ilerliyor. Ulusal İstatistik Bürosu'nun verilerine göre, yılın ilk üç çeyreğinde **ekonomik büyüme** yüzde 5,2 seviyesinde gerçekleşti. Bu performans, yılın tamamında hedefin yakalanabileceğine yönelik güveni artırıyor. Ekonomistler, son çeyrekte yavaşlama sinyallerine rağmen mevcut büyüme performansının Pekin’i yeni teşviklerden alıkoyduğunu belirtiyor. Devletin mali disiplin çerçevesinde hareket etme eğilimi ve borçlanma seviyelerinin kontrol altında tutulması, genişleyici politikalardan uzak durulmasına neden oluyor.
Faiz kararı piyasa beklentileriyle uyumlu çıktı
Kasım ayı faiz kararı öncesinde yapılan anketlerde, analistlerin büyük çoğunluğu Çin Merkez Bankası'nın faiz oranlarında değişiklik yapmayacağını öngörmüştü. Bu beklentiler doğrultusunda alınan karar, piyasada istikrarın korunmasına katkı sağladı. Çin’in faiz oranlarını sabit tutmasının ardında yatan nedenler arasında, **para politikası** araçlarının sınırlı etkinliği, tüketici güvenindeki zayıflama ve yerel yönetimlerin borç baskısı yer alıyor. Ayrıca konut sektöründeki zayıf toparlanma süreci ve özel yatırımlardaki durgunluk da Merkez Bankası’nı daha temkinli adımlar atmaya itiyor.
Ekonomik verilerde yavaşlama sinyalleri dikkat çekiyor
Ekim ayına ait veriler, Çin ekonomisinin bazı alt göstergelerinde ivme kaybı yaşandığını ortaya koydu. Özellikle ihracat rakamlarında daralma yaşanırken, **perakende satışlar** beklentilerin altında kaldı. Aynı dönemde yeni kredi hacminde de keskin bir düşüş gözlendi. Bu veriler, iç talepte toparlanmanın sınırlı kaldığına ve yatırım iştahının düşük seviyelerde seyrettiğine işaret ediyor. Özel sektör yatırımlarında durgunluk ve inşaat faaliyetlerindeki zayıflık, üretim üzerindeki baskıyı artırıyor.
Kredi büyümesindeki yavaşlamaya tolerans gösteriliyor
Analistler, Çin Merkez Bankası’nın kredi büyümesinde gözlenen yavaşlamaya belirli bir ölçüde tolerans gösterdiğini ifade ediyor. Buna göre, otoriteler kısa vadeli riskleri göze alarak uzun vadede finansal istikrarı korumayı amaçlıyor. Bu yaklaşımın arkasında, geçmişte uygulanan aşırı genişleyici politikaların tetiklediği borç balonlarından kaçınma hedefi bulunuyor. Çin yönetimi, özellikle gölge bankacılık ve emlak sektöründe yaşanan aşırı kredi genişlemesini sınırlamak için son yıllarda daha temkinli bir strateji izliyor.
Geniş kapsamlı gevşeme 2026’nın ilk çeyreğine ertelenebilir
Ekonomistler, kapsamlı bir para politikası gevşemesinin 2026 yılının ilk çeyreğine ertelenebileceğini öngörüyor. Bu durum, hem küresel ekonomideki belirsizlikler hem de Çin’in iç piyasada kontrolü kaybetmek istememesiyle bağlantılı. Ayrıca ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz politikasının gelişmekte olan piyasalara etkisi de dikkate alınıyor. Çin’in para politikasındaki herhangi bir agresif adım, sermaye çıkışlarını hızlandırabileceği için dikkatle değerlendiriliyor.
Yapısal sorunlar büyümeyi sınırlıyor
Çin ekonomisi, kısa vadeli göstergelerin ötesinde yapısal zorluklarla karşı karşıya bulunuyor. Nüfus yaşlanması, düşük doğurganlık oranları ve iç tüketimin sınırlı büyüme potansiyeli, orta vadede sürdürülebilir büyümenin önünde engel teşkil ediyor. Ayrıca teknoloji ihracatı ve üretim sektörü üzerindeki ABD baskısı da dış ticaret dengesini zorluyor. Bu nedenle, para politikası tek başına ekonomik canlanmayı sağlamakta yetersiz kalabiliyor. Uzmanlar, yapısal reformların gecikmeden hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
İnşaat ve emlak sektöründeki durgunluk sürüyor
Çin'in emlak sektöründe yaşanan durgunluk, **kredi büyümesi** üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Evergrande ve Country Garden gibi büyük inşaat firmalarının temerrüde düşmesi, sektördeki güvenin sarsılmasına neden oldu. Merkez Bankası’nın faizleri düşük tutmasına rağmen, konut talebindeki zayıflık finansal sistemin genel likidite ortamına yeterince yansımıyor. Özellikle genç işsizlik oranlarının yüksekliği, tüketici harcamalarının sınırlı kalmasına neden oluyor.
Yerel yönetim borçları yeni risk alanı oluşturuyor
Çin’in yerel yönetimlerinin toplam borcu, 2025 sonu itibarıyla GSYH’nin yaklaşık yüzde 90’ına ulaşması bekleniyor. Bu yüksek borçluluk seviyesi, Merkez Bankası'nın genişlemeci politikalar konusundaki hareket alanını daraltıyor. Yerel yönetimlerin gelir kaynaklarının azalması ve altyapı harcamalarının sınırlandırılması, büyüme üzerindeki kamu harcamaları etkisini de sınırlıyor. Bu nedenle PBoC, genişlemeci adımlar konusunda oldukça temkinli davranıyor.
Sonuç: Çin Merkez Bankası ihtiyatlı duruşunu koruyor
Çin Merkez Bankası, Kasım ayındaki faiz kararında olduğu gibi, ekonomik büyüme oranlarının hedefi karşılaması nedeniyle herhangi bir teşvik adımı atmaktan kaçındı. Kredi büyümesindeki yavaşlamaya rağmen, otoritelerin mevcut koşulları tolere ettiği ve para politikasını dengelemeye çalıştığı görülüyor. 2026'nın ilk çeyreğine kadar ciddi bir parasal gevşeme adımı beklenmemekle birlikte, büyümede kalıcı bir ivme kaybı yaşanması durumunda yeni araçların devreye alınması olası. Çin'in ekonomi yönetimi, kısa vadeli büyümeyi değil, uzun vadeli istikrarı önceliklendiriyor.