Çin, Ekim ayında üst üste ikinci kez Amerika Birleşik Devletleri'nden **soya fasulyesi** ithal etmedi. Çin Gümrük İdaresi tarafından açıklanan verilere göre, geçen yıl aynı dönemde 541.434 ton olan ithalat miktarı bu yıl sıfıra geriledi. Bu dikkat çekici düşüş, ticaretteki yön değişimini ve küresel tarım emtia piyasalarındaki dengelerin nasıl değiştiğini ortaya koyuyor.
Brezilya’dan gelen soya sevkiyatlarında büyük artış
Ekim ayında Çin’in Brezilya’dan gerçekleştirdiği **soya fasulyesi** ithalatı yüzde 28,8 artarak 7,12 milyon tona yükseldi. Bu rakam, ülkenin toplam soya ithalatının yüzde 75,1’ine denk geliyor. Brezilya, Çin için en büyük tedarikçi olma pozisyonunu güçlendirmiş durumda. Arjantin’den yapılan ithalat da artış gösterdi. Bu ülkeden Ekim ayında 1,57 milyon tonluk sevkiyat yapıldı ve bu da toplam ithalatın yaklaşık altıda birine denk geliyor. Yüzde 15,4’lük bu artış, Güney Amerika’nın Çin için stratejik önemini bir kez daha ortaya koydu.
Toplam ithalat rekor kırdı: 9,48 milyon tonla yeni zirve
Çin’in toplam **soya fasulyesi** ithalatı Ekim ayında 9,48 milyon tona ulaşarak aylık bazda tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Bu artışın arkasında Güney Amerika ülkelerinden gelen yüksek sevkiyatlar ve iç talepteki güçlü seyir yer alıyor. Çin, hem hayvan yemi üretimi hem de gıda endüstrisi açısından en büyük soya tüketicilerinden biri. Dolayısıyla küresel fiyatlar üzerindeki etkisi de oldukça yüksek. Özellikle domuz eti üretiminde kullanılan soya bazlı yemler, ithalat talebini yüksek tutuyor.
Ocak–Ekim dönemi verileri: ABD’den yıllık bazda artış
Yılın ilk on ayına bakıldığında, Çin’in ABD’den yaptığı **soya fasulyesi** ithalatı yüzde 11,5 artarak 16,82 milyon tona çıktı. Ancak Ekim ayındaki sıfır ithalat, bu artışı sınırlayıcı bir sinyal olarak değerlendiriliyor. Buna karşılık Brezilya’dan yapılan ithalat, aynı dönemde yüzde 4,5 artışla 70,81 milyon tona ulaştı. Arjantin’den ithalat ise yüzde 23,9 artarak 4,46 milyon ton seviyesinde gerçekleşti. Bu veriler, Güney Amerika’nın Çin için tedarik zincirinde stratejik bir rol oynadığını doğruluyor.
Ticaret savaşı sonrası yeni dengeler oluşuyor
Çin ile ABD arasında süregelen **ticaret gerilimi**, tarım ürünleri ticaretini doğrudan etkilemeye devam ediyor. Özellikle 2018 yılında başlayan karşılıklı tarifeler ve kotalar, Çin’in tedarik rotasını çeşitlendirmesine neden olmuştu. O dönemde Çin, Brezilya ve Arjantin gibi alternatif ülkelere yönelmişti. Ekim ayında ABD'den yapılan ithalatın sıfıra inmesi, yalnızca sezonluk bir etki olmayabilir. Çin'in stratejik stoklarını kullanması, Brezilya'nın rekabetçi fiyat avantajı ve yeni hasat sezonunun Güney Yarımküre’de başlaması da bu durumu destekleyen faktörler arasında.
Diplomatik temaslar sonrası alımlar yeniden başladı
Ekim ayı sonunda Güney Kore'de düzenlenen liderler zirvesi sonrası Çin ile ABD arasında diplomatik temaslar yeniden canlandı. Bu sürecin ardından Çin’in devlet destekli tarım şirketi **COFCO**, ABD’den 1 milyon tonun üzerinde **soya fasulyesi** satın aldı. Bu hamle, siyasi yakınlaşmanın ticarete de yansıdığını gösteriyor. Bununla birlikte Çin, Beyaz Saray’ın açıkladığı 12 milyon tonluk yıl sonu hedefini henüz resmi olarak doğrulamadı. Piyasalar bu hedefin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ve yılın son iki ayında alımların nasıl şekilleneceğini yakından izliyor.
Çin’in talebi küresel fiyatlar üzerinde belirleyici
Dünyanın en büyük **soya fasulyesi** ithalatçısı olan Çin, küresel fiyatlar üzerinde doğrudan etkili. ABD Tarım Bakanlığı (USDA) ve Brezilya Ulusal Tahıl Kurulu gibi kuruluşlar, Çin’in talep projeksiyonlarına göre üretim ve ihracat tahminlerini güncelliyor. Bu nedenle Çin’in tercihleri sadece iki ülke arasındaki ticaret dengesini değil, aynı zamanda dünya çapında tarım emtiası stratejilerini de şekillendiriyor.
İç tüketim artışı ve hayvancılık sektörü ithalatı destekliyor
Çin’in iç **tüketim** dinamikleri de ithalat rakamlarını yukarı çekiyor. Ülkede artan et talebi, özellikle domuz ve tavuk üretimini artırıyor. Bu da yem ihtiyacını yükselterek soya ithalatına olan bağımlılığı sürdürüyor. Ayrıca Çin’in, soya ezmesi gibi işlenmiş ürün ihracatını artırmak için yerli üretimi desteklemeye çalıştığı da biliniyor. Ancak yerli üretim talebi karşılayacak düzeyde olmadığı için dışa bağımlılık devam ediyor.
Stratejik stoklar ve gümrük vergileri belirleyici rol oynuyor
Uzmanlar, Çin’in ABD'den yaptığı düşük ithalatın ardında iki temel neden olduğunu belirtiyor: yüksek **gümrük vergileri** ve önceki yıllardan kalan stratejik stokların kullanımı. Çin’in zaman zaman piyasalarda istikrarı korumak için bu stoklara başvurduğu biliniyor. Ayrıca Brezilya'nın iklim koşulları nedeniyle erken hasat yapabilmesi ve daha düşük navlun maliyetleri sunması, bu ülkeyi Çin için cazip bir tedarikçi haline getiriyor.
Yeni üretim sezonu ve alım kararları merakla bekleniyor
Piyasalarda, 2026 başına kadar Çin’in ABD ile olan tarım ticaretinde nasıl bir strateji izleyeceği merak konusu. Özellikle 2025’in ilk çeyreğinde açıklanacak yeni gümrük tarifeleri ve tedarik zinciri politikaları, gelecek yıllardaki ithalat yapısını doğrudan etkileyebilir. Uzmanlar, Çin’in ticaret anlaşmalarını daha çok jeopolitik gelişmelere göre şekillendirdiğini ve ABD ile yaşanacak olası bir gerilimin yine tarım ürünleri üzerinde baskı oluşturabileceğini belirtiyor.
Sonuç: Çin’in soya stratejisi küresel dengeleri etkiliyor
Çin’in Ekim ayında ABD’den **hiç soya fasulyesi ithal etmemesi**, yalnızca ikili ticaret açısından değil, küresel emtia piyasaları açısından da önemli bir gelişme. Brezilya ve Arjantin gibi alternatif kaynaklara yönelme stratejisi, Çin’in tedarik güvenliğini çeşitlendirme politikasını yansıtıyor. Önümüzdeki dönemde Çin'in, ABD ile olan politik ve ticari ilişkilerinin seyri, **soya fasulyesi** ticaretinin yönünü belirleyecek en önemli etken olmaya devam edecek.