Dünyanın en büyük kripto izleme şirketi olan Chainalysis'in CEO’su Jonathan Levin, hızla büyüyen merkeziyetsiz finans (DeFi) sektörünün ciddi güvenlik açıklarıyla karşı karşıya olduğunu ve bu durumun kullanıcı varlıkları için büyük bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
Levin: DeFi’nin büyümesi, güvenlik zaaflarıyla birlikte geliyor
Financial Times’a konuşan Levin, DeFi platformlarının büyümesinin birçok açıdan etkileyici olduğunu kabul etmekle birlikte, sektörün yeterli güvenlik altyapısına sahip olmadan hızla gelişmesinin endişe verici olduğunu belirtti. Levin, "Bir protokolü annenizin bodrum katında inşa ettiğinizde, örneğin GCHQ’dan (İngiltere İstihbarat Teşkilatı) bir güvenlik şefiniz olmuyor" diyerek, güvenlik açıklarının teknik yetersizlik ve kurumsal denetim eksikliğinden kaynaklandığını vurguladı.
Levin'e göre, DeFi platformlarında geliştiriciler ve kullanıcılar çoğunlukla değer artışına odaklanırken, sistem güvenliği arka planda kalıyor. Bu durum, kripto varlıkların siber saldırılara karşı savunmasız hale gelmesine neden oluyor.
140 milyar dolarlık varlık savunmasız olabilir
DefiLlama verilerine göre, dünya genelindeki DeFi protokollerinde 140 milyar doların üzerinde kripto varlık tutuluyor. Aave, EigenLayer ve benzeri platformlar, kullanıcılara token’larını ödünç vererek veya yeniden stake ederek kazanç elde etme imkânı sunuyor. Bu protokoller, yüksek getiri vaatleriyle yatırımcıların ilgisini çekerken, aynı zamanda siber saldırılar açısından da cazip hedefler haline geliyor.
Özellikle EigenLayer, önde gelen risk sermayesi şirketleri Andreessen Horowitz ve Coinbase Ventures gibi büyük yatırımcılar tarafından desteklenmesine rağmen, DeFi sektörünün genel güvenlik risklerinden muaf değil.
Saldırılar artıyor: 2025’in ilk yarısında 2,2 milyar dolar çalındı
Chainalysis’in verilerine göre, 2025’in ilk 6 ayında siber saldırılar sonucu 2,2 milyar dolarlık kripto varlık çalındı. Bu rakam, 2024 yılının tamamında yaşanan kayıpları aşmış durumda. Güvenlik açıklarının bu denli artması, hem yatırımcı güvenini zedeliyor hem de düzenleyici baskıları artırıyor.
Yılın en dikkat çekici olaylarından biri, Şubat ayında Kuzey Kore merkezli hacker gruplarının Bybit borsasına düzenlediği saldırı oldu. Bu saldırıda 1,5 milyar dolar değerinde kripto varlık ele geçirildi. Bu rakam, bugüne kadar kayıtlara geçen en büyük kripto soygunu olarak tarihe geçti.
Balancer ve Cetus Protocol saldırıları sektörün kırılganlığını gösterdi
Son aylarda yaşanan başka büyük ölçekli saldırılar da sektördeki güvenlik sorunlarını gün yüzüne çıkardı. Pazartesi günü, popüler DeFi protokollerinden Balancer, siber saldırıya uğrayarak 100 milyon dolardan fazla kayıp verdi. Bu yılın başlarında ise Cetus Protocol, 200 milyon dolarlık varlığın çalınmasıyla gündeme gelmişti.
Bu tür saldırılar, DeFi sistemlerinde yer alan akıllı kontratların sıkı denetimden geçmemesi, merkezi denetleyici bir otoritenin bulunmaması ve kullanıcıların teknik bilgi eksiklikleri nedeniyle korunmasız kalmalarından kaynaklanıyor.
Düzenleyiciler uyarıyor: DeFi için yeni standartlar gerekiyor
Chainalysis ve diğer piyasa uzmanları, DeFi sektöründe artan güvenlik açıklarının yalnızca bireysel yatırımcıları değil, aynı zamanda küresel finansal istikrarı da tehdit edebileceğini belirtiyor. Levin, “Güvenlik ikinci planda bırakıldıkça, tüm ekosistemin sürdürülebilirliği riske giriyor” dedi.
ABD ve Avrupa'daki düzenleyici kurumlar, merkeziyetsiz platformların da belirli güvenlik ve şeffaflık standartlarına uymasını talep ediyor. Ancak mevcut yasal çerçeveler, DeFi'nin doğası gereği merkeziyetsiz ve anonim yapısıyla uyuşmakta zorlanıyor.
Uzmanlar: Güvenlik yatırım kadar öncelikli olmalı
Uzmanlar, DeFi platformlarının sürdürülebilir büyüme sağlayabilmesi için güvenliği sadece bir maliyet unsuru değil, aynı zamanda bir rekabet avantajı olarak görmesi gerektiğini vurguluyor. Kullanıcılar artık sadece yüksek getiri değil, aynı zamanda güvenli yatırım ortamı da talep ediyor.
Chainalysis CEO’su Levin, sektörün geleceğinin; daha güçlü kod denetimleri, bağımsız güvenlik testleri ve düzenli protokol güncellemeleri gibi güvenlik önlemleriyle mümkün olacağını belirtti.