ABD kamuoyunun önemli bir kısmı, ülkenin yıllardır süregelen büyük ticaret açığını yalnızca ekonomik bir sorun olarak değil, aynı zamanda ulusal güvenliği etkileyen bir risk unsuru olarak değerlendiriyor. Ekim ayında yapılan yeni bir ankete göre, Amerikalıların neredeyse yarısı bu sorunu "ekonomik bir acil durum" olarak görüyor.
Ticaret açığı, partiler üstü bir endişe kaynağı haline geldi
Alliance for American Manufacturing (Amerikan İmalat Birliği) adına Morning Consult tarafından gerçekleştirilen kamuoyu araştırmasına göre, katılımcıların %47’si ABD’nin sürekli olarak büyük ticaret açıkları vermesini ekonomik bir kriz olarak değerlendiriyor. Anket, Ekim ayı ortasında 2.202 yetişkin Amerikalı ile yapıldı ve ±2 yüzde puan hata payına sahip.
Verilere göre, söz konusu kaygı siyasi partiler arasında da benzer şekilde hissediliyor. Demokratların %47’si ve Cumhuriyetçilerin %57’si büyük ticaret açıklarının ciddi bir sorun olduğunda hemfikir. Bu sonuçlar, ticaret açığının artık yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda siyasi bir tartışma konusu haline geldiğine işaret ediyor.
Ticaret açığı, ekonomik güç mü yoksa yapısal zayıflık mı?
Ankette dikkat çeken bir diğer bulgu ise katılımcıların ticaret açıklarına ilişkin yorumlarının çeşitliliği oldu. Katılımcıların %40’ı ticaret açıklarının ABD ekonomisini zayıflattığı ve ülkenin ulusal güvenliğini tehlikeye attığı görüşünü benimsiyor. Buna karşılık %20’lik bir kesim, yüksek ithalat talebinin küresel ticareti teşvik ettiğini ve bunun ABD'nin ekonomik gücünü yansıttığını düşünüyor.
Geri kalan %40’lık kesim ise iki yaklaşım arasında kalıyor: Ya her iki açıklamanın da geçerli olmadığını düşünüyor ya da yeterli bilgiye sahip olmadığını belirtiyor. Bu durum, kamuoyunda ticaret dengesi konusunun henüz tam olarak kavramsallaşmadığını ve konuya dair bilgilendirme ihtiyacının sürdüğünü gösteriyor.
İmalat sektöründen gelen baskılar artıyor
Anketi finanse eden Alliance for American Manufacturing, yerli üreticiler ile United Steelworkers sendikasının desteğiyle faaliyet gösteren bir politika grubu. Kurum, özellikle son yıllarda Çin ile olan ticaret açığının büyümesi ve imalat sektöründeki iş kayıplarına dikkat çekerek daha korumacı politikaların benimsenmesini savunuyor.
Kuruluş, elde edilen verilerle birlikte Kongre ve Beyaz Saray’a ticaret politikalarında değişikliğe gidilmesi çağrısında bulunmayı planlıyor. ABD’nin 2025 yılı itibarıyla ticaret açığının 1 trilyon dolara yaklaşabileceği tahmin edilirken, bu durumun yerli üretimi ve istihdamı tehdit ettiği görüşü dile getiriliyor.
Ticaret açığı, seçim kampanyalarının gündeminde olabilir
Önümüzdeki yıl yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde ekonomi başlığı altında ticaret dengesi konusunun daha fazla gündeme gelmesi bekleniyor. 2016 ve 2020 seçimlerinde özellikle Donald Trump’ın Çin ile olan ticari ilişkiler üzerinden yürüttüğü söylemler, geniş kesimlerde karşılık bulmuştu. 2024 kampanyalarında da benzer bir stratejinin devam edebileceği öngörülüyor.
Demokratlar ise ticaret politikasında daha dengeli bir yaklaşımı savunurken, yeşil enerji yatırımları ve yerli üretim teşvikleriyle açığı dolaylı yollarla azaltmayı hedefliyor. Bu yaklaşım, kısa vadeli korumacı politikalardan ziyade, uzun vadeli yapısal dönüşümlere dayanıyor.
Kamuoyu desteği yeni politikaların önünü açabilir
Ekonomistler, kamuoyundaki bu algının ABD dış ticaret politikası üzerinde etkili olabileceğini belirtiyor. Özellikle çelik, otomotiv ve yarı iletken gibi stratejik sektörlerdeki üretim kapasitesini artırmaya yönelik yasa teklifleri, kamuoyu desteğiyle daha hızlı yasalaşabilir.
Öte yandan, bazı uzmanlar ticaret açığının her zaman olumsuz bir gösterge olmadığını, büyüyen ekonomilerin doğal olarak daha fazla ithalat talebi oluşturduğunu ve bunun küresel tedarik zincirinin bir parçası olduğunu savunuyor.
