Yapay zeka altyapısına yönelik trilyon dolarlık yatırımların artması, yatırımcıların ABD teknoloji devlerinin borç senetlerine karşı temkinli yaklaşmasına neden oldu. Alphabet, Microsoft, Meta ve Oracle gibi "hiper ölçekleyici" şirketlerin tahvilleri, son haftalarda yatırımcı ilgisinin azalmasıyla darbe aldı. Bank of America verilerine göre, bu şirketler tarafından ihraç edilen tahvillerin getiri farkı (spread), Hazine tahvillerine kıyasla 0,78 yüzde puana yükseldi. Bu, Eylül ayında kaydedilen 0,50 puanlık seviyeye göre önemli bir artışı temsil ederken, Nisan 2024’te Donald Trump'ın yeniden gündeme getirdiği tarife tehditlerinden bu yana en yüksek seviye oldu.
Tahvil spread’leri genişliyor: Yatırımcılar risk primi talep ediyor
Tahvil spread'lerinin genişlemesi, yatırımcıların söz konusu teknoloji şirketlerine borç verirken daha yüksek risk primi talep ettiğini gösteriyor. Bu gelişme, teknoloji şirketlerinin yapay zeka yatırımlarını finanse etmek için artan borçlanma eğilimiyle doğrudan ilişkili. Wellington Management sabit gelir portföy yöneticisi Brij Khurana, “Piyasanın son iki haftada fark ettiği en önemli şey, bu yapay zeka patlamasını finanse edecek olanın kamu piyasaları olduğudur” dedi. Yani, devasa yapay zeka projeleri yalnızca şirket bilançolarıyla değil, aynı zamanda kamu borçlanma araçlarıyla da desteklenmek zorunda kalacak. Bu durum, borç seviyeleri ve kredi derecelendirmeleri üzerinde baskı oluşturabilir.
JPMorgan: Yapay zeka altyapısı 5 trilyon doları aşacak
JPMorgan, bu hafta yayımladığı raporunda, küresel ölçekte yapay zeka altyapısı inşasının 5 trilyon dolardan fazlaya mal olacağını belirtti. Banka, bu seviyede bir yatırımın sadece tahvil piyasalarıyla sınırlı kalmayacağını, aynı zamanda özel krediler, alternatif finans kaynakları ve hatta hükümetlerin de dahil olmasını gerektireceğini vurguladı. Özellikle ABD merkezli büyük teknoloji şirketlerinin bu yatırımların öncüsü olması bekleniyor. Google, Amazon, Microsoft ve Meta’nın 2024 yılında toplamda 350 milyar doları aşan sermaye harcaması yaptığı ve bu rakamın 2026’da 400 milyar dolar seviyesine ulaşacağı öngörülüyor.
Nakit zengini teknoloji devleri neden borçlanıyor?
Alphabet, Microsoft gibi şirketler büyük nakit rezervlerine sahip olmalarına rağmen, yapay zeka projeleri için borç piyasalarına yöneliyor. Bunun arkasındaki temel neden, sermaye yapısının optimize edilmesi ve düşük faiz ortamında ucuz finansman imkanlarının değerlendirilmesi. Ancak mevcut ekonomik koşullarda faiz oranlarının yüksek seyretmesi, bu borçlanmaların maliyetini artırıyor. Yatırımcılar, bu stratejilerin şirketlerin bilançosundaki kaldıraç seviyesini artırmasından endişe ediyor. Bazı analistler, bu şirketlerin uzun vadede nakit akışlarının yüksek kaldıraçla uyumlu olmayabileceğini ve yatırımcıların daha temkinli davranmasının bu bağlamda mantıklı olduğunu belirtiyor.
Yatırımcı güveninde kırılganlık: Tahvil satışları artıyor
Yatırımcılar, özellikle yüksek riskli kurumsal tahvil kategorisinde teknoloji şirketlerine olan ilgilerini azaltıyor. Bu durum, özellikle pasif fonlar ve kredi türev piyasaları üzerinden izlenebiliyor. Fon yöneticileri, yükselen enerji maliyetleri, yapay zeka altyapısının uzun vadeli getirisi ve regülasyon risklerinin genel risk iştahını düşürdüğünü bildiriyor. Yatırım şirketleri, bu şirketlerin gelecekteki temettü dağıtımları ve hisse geri alımları gibi yatırımcı dostu politikalarını azaltabileceklerini değerlendiriyor. Bu da teknoloji tahvillerine olan talebi olumsuz etkileyen bir diğer unsur olarak öne çıkıyor.
Enerji ve altyapı talepleri endişeleri artırıyor
Yapay zeka yatırımları, sadece donanım ve yazılım değil; aynı zamanda ciddi bir enerji altyapısı ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Veri merkezleri, büyük miktarda elektrik tüketiyor ve bu da hem çevresel etkiler hem de uzun vadeli maliyetler açısından önemli bir konu olarak öne çıkıyor. ABD’nin çeşitli eyaletlerinde veri merkezi projeleri için enerji altyapısına erişim konusunda yasal engeller ve fiziki sınırlamalar yaşanıyor. Bu da teknoloji şirketlerinin projeleri planlandığı hızda hayata geçirmesini zorlaştırabilir.
Uzun vadeli karlılık sorgulanıyor
Analistler, yapay zeka alanındaki yatırımların uzun vadeli geri dönüşlerine dair şüphelerin arttığını belirtiyor. Büyük teknoloji şirketleri, veri işleme, eğitim modelleri ve yapay zeka uygulamaları için milyarlarca dolar yatırım yaparken, bu yatırımların ne zaman ve nasıl kâr getireceği belirsizliğini koruyor. Özellikle reklam gelirlerine bağımlı platformlar için yapay zeka yatırımları şu an için doğrudan gelir yaratmıyor. Yatırımcılar, bu yüzden şirketlerin ileriye dönük nakit üretme kapasiteleri konusunda daha eleştirel bir tutum sergiliyor.
Alternatif sermaye kaynakları öne çıkıyor
Sadece kamu borçlanması değil, aynı zamanda özel kredi ve alternatif finansman kanalları da devreye giriyor. Blackstone, Apollo, KKR gibi alternatif varlık yöneticileri, teknoloji şirketlerine özel finansman modelleri sunarak yapay zeka altyapı projelerine katkıda bulunmayı hedefliyor. Bu model, geleneksel bankaların çekinceler taşıdığı projelerde sermaye arzını sağlayarak, borçlanma maliyetini dengeleyebilir. Ancak özel finansmanın da daha yüksek faiz ve teminat talepleri nedeniyle şirketler açısından dikkatle yönetilmesi gerekiyor.
Piyasalarda yön arayışı: Tahvil-fon dengesi değişiyor
Tahvil piyasalarında yaşanan bu kırılma, büyük yatırım fonlarının portföy stratejilerini yeniden değerlendirmesine yol açıyor. Kurumsal tahvil fonları, teknoloji ağırlıklı sepetlerde ağırlık azaltmaya başladı. Bazı fon yöneticileri, enerji, altyapı ve savunma sektörlerine yönelirken, teknoloji tarafında temkinli kalmayı tercih