ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, eski Başkan Donald Trump’ın tartışmalı tarife politikasına ilişkin Yüksek Mahkeme’de bu hafta yapılacak duruşmaya katılacağını açıkladı. Bessent, söz konusu politikayı bir "ulusal güvenlik meselesi" olarak nitelendirirken, duruşmada kürsüye en yakın koltukta oturmak istediğini belirtti.
Trump döneminin tarife politikası yargı sürecinde
Donald Trump yönetimi tarafından uygulamaya konulan yüksek tarifeler, özellikle Çin, Avrupa Birliği ve bazı gelişmekte olan ülkelere yönelik olarak ciddi ticaret engelleri oluşturmuştu. Bu politikaların yasal dayanağı ve sınırları uzun süredir tartışma konusu olurken, Yüksek Mahkeme’de görülecek dava, bu konuda kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Scott Bessent, pazartesi günü Fox News’te katıldığı “Jesse Watters Primetime” programında yaptığı açıklamada, “Duruşmaya gidip ön sıraya oturacağım ve kürsüye en yakın koltuğu alacağım” ifadelerini kullandı. Bessent ayrıca, “Bu bir ulusal güvenlik meselesi” diyerek, davanın sadece ekonomik değil, stratejik önem taşıdığını da vurguladı.
Bessent: Bu durum ekonomik bir acil durum
Programda kendisine yöneltilen “Mahkeme salonundaki varlığınız gözdağı mı?” sorusuna yanıt veren Bessent, niyetinin baskı oluşturmak değil, duruşmanın taşıdığı önemi vurgulamak olduğunu ifade etti. Bessent, “Bunu bir ekonomik acil durum olarak görüyoruz. Bu mesele, sadece Amerika’nın ticaret politikasıyla değil, aynı zamanda küresel ekonomik rekabet gücüyle de doğrudan ilişkili” dedi.
Yüksek Mahkeme’nin ele alacağı davanın merkezinde, Trump yönetiminin gümrük tarifelerini uygularken 1962 tarihli “Trade Expansion Act” yasasını ulusal güvenlik gerekçesiyle devreye alması yer alıyor. Karşıt görüşler, bu uygulamanın Kongre’nin yetki sınırlarını aştığını savunuyor.
Hazine Bakanı'nın duruşmaya katılması dikkat çekti
ABD’de yürütmenin ekonomi politikalarının genellikle yargı sürecinden bağımsız şekillendiği bir ortamda, Hazine Bakanı’nın aktif şekilde mahkeme sürecine dahil olması, uzmanlarca nadir bir durum olarak değerlendiriliyor. Bessent’in duruşmaya fiilen katılma kararı, yönetimin söz konusu tarifeler konusundaki kararlılığını göstermesi açısından sembolik bir önem taşıyor.
Ekonomistler ve hukukçular, Hazine Bakanı’nın duruşmadaki varlığını iki yönlü bir mesaj olarak okuyor. Bir yandan bu adım, Beyaz Saray’ın ve Hazine Bakanlığı’nın konuya verdiği önemi vurgularken, diğer yandan potansiyel bir siyasi baskı unsuru olarak da değerlendiriliyor.
Ekonomik etkiler ve piyasa yansımaları
Trump döneminde yürürlüğe giren tarifeler, özellikle çelik, alüminyum, teknoloji ürünleri ve bazı tarım ürünlerinde maliyetleri artırmış, tedarik zincirlerinde bozulmalara yol açmıştı. Bu durum hem Amerikan üreticilerini hem de tüketicileri doğrudan etkilemişti. Biden yönetimi, bu tarifelerin bir kısmını sürdürürken, bazı alanlarda gevşeme sinyalleri vermişti.
Ancak mevcut davanın sonucunun, ABD’nin ticaret politikası geleceği açısından belirleyici olabileceği ifade ediliyor. Eğer Yüksek Mahkeme, Trump yönetiminin uygulamalarının anayasal sınırları aştığına hükmederse, yürütme organının tarifeler konusunda bağımsız hareket etme alanı ciddi biçimde daralabilir.
Yasal ve siyasi boyut
Dava, ekonomik etkilerinin ötesinde, Kongre ile yürütme arasındaki yetki sınırlarını da yeniden tartışmaya açabilir. Hukuk çevreleri, kararın yürütme gücünü dengeleme açısından önemli bir içtihat oluşturabileceğini ifade ediyor.
Hazine Bakanı Bessent’in bu sürece doğrudan dahil olması, Biden yönetiminin 2024 seçimleri öncesinde ekonomiye ve ticarete ilişkin politikalarında daha sert ve müdahaleci bir tavır benimseyeceğinin işareti olarak yorumlanıyor.
Mahkemenin kararının, yalnızca geçmiş uygulamaları değil, gelecekteki ticaret savaşlarının yasal zeminini de şekillendirmesi bekleniyor.
