Avrupa Birliği Komisyonu’nun yayımladığı Sonbahar Dönemi Ekonomik Tahmin Raporu’nda Türkiye ekonomisine ilişkin önemli öngörüler yer aldı. Raporda, önümüzdeki üç yıla dair büyüme, enflasyon, cari açık ve işsizlik verileri açıklandı.
AB Komisyonu: Türkiye ekonomisi önümüzdeki iki yılda büyüyecek
AB Komisyonu, Türkiye’nin 2026 yılında yüzde 3,4, 2027 yılında ise yüzde 4 büyümesini bekliyor. Rapora göre Türkiye, sıkı para politikası uygulamasına rağmen iç talebin güçlü seyrini sürdürüyor. Ekonomik aktivitenin bu seviyede canlı olmasında özellikle hizmet sektörü, ihracat destekleri ve kamu yatırımlarının etkili olduğu ifade edildi.
Komisyon raporunda, 2024 yılı için henüz kesin büyüme verisi paylaşılmasa da yılın ilk yarısındaki iç talep gücü ve finansal istikrarın korunması sayesinde yıl genelinde pozitif bir büyüme oranı elde edilmesinin beklendiği belirtildi. Türkiye’nin büyüme performansı, özellikle gelişmekte olan ülkeler ortalamasına yakın seyretmesiyle dikkat çekiyor.
Enflasyonun üç yıl içinde kademeli olarak düşmesi bekleniyor
Raporda yer alan enflasyon öngörüleri, fiyat artışlarının 2025 yılından itibaren kademeli olarak azalacağını ortaya koydu. Komisyon’un tahminlerine göre:
- 2025 yılında enflasyon oranı yüzde 35,2
- 2026 yılında yüzde 24,8
- 2027 yılında ise yüzde 17,7 olacak
Bu oranlar, Merkez Bankası’nın sıkı para politikası duruşunu sürdürmesi ve talebi dengeleyici önlemlerin etkisiyle şekilleniyor. Özellikle 2024’ün ikinci yarısından itibaren baz etkisi ve enerji fiyatlarındaki stabil seyrin enflasyona olumlu yansıması bekleniyor. Ayrıca döviz kurlarında yaşanan ılımlı seyir, maliyet baskılarını da sınırlıyor.
Cari açık daralıyor, işsizlik oranı ise sabit kalıyor
AB Komisyonu, Türkiye’nin cari açık performansında göreceli bir iyileşme öngörüyor. Rapora göre, 2024 yılında GSYH’ye oranla yüzde 1,5 olarak gerçekleşmesi beklenen cari açık, 2025’te yüzde 1,6, 2027’de ise yüzde 1,9 seviyesine çıkacak. Küresel ticarette yaşanan yavaşlamaya rağmen ihracat gelirlerinin artması ve turizm gelirlerinin güçlü seyri, cari açığın kontrol altında kalmasına katkı sağlıyor.
İşsizlik oranında ise önemli bir değişiklik beklenmiyor. Komisyon’un tahminine göre Türkiye’de işsizlik oranı:
- 2024: yüzde 8,6
- 2025: yüzde 8,6
- 2027: yüzde 8,6
İstihdam artışında özel sektör yatırımlarının rolü büyük olurken, genç işsizlik oranının yüksek kalmaya devam ettiği belirtiliyor. Buna rağmen toplam işsizlik oranının istikrarını koruması, genel ekonomik görünüm açısından olumlu değerlendiriliyor.
İç talep güçlü kalıyor, parasal sıkılaşma sürüyor
Komisyon, iç talebin 2024 yılı ilk yarısında güçlü seyrini koruduğunu ve sıkı para politikasına rağmen bu eğilimin sürdüğünü belirtti. Raporda şu ifadelere yer verildi:
"Yılın ilk yarısında sıkı para politikalarına rağmen iç talep güçlü seyrini korudu."
Bu durum, Türkiye ekonomisinin dinamik iç pazar yapısını ve tüketim eğilimlerini gözler önüne seriyor. Komisyon, bu güçlü iç talebin enflasyonla mücadelede bir zorluk oluşturduğunu ancak doğru yönetilen maliye politikaları ve kontrollü kredi büyümesiyle fiyat istikrarının sağlanabileceğini ifade etti.
AB Komisyonu’nun tahminleri piyasa beklentileriyle örtüşüyor
AB Komisyonu'nun Türkiye'ye ilişkin büyüme ve enflasyon tahminleri, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının ve finansal analistlerin değerlendirmeleriyle büyük ölçüde paralellik gösteriyor. Örneğin, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası da Türkiye’nin 2025 ve 2026’da kademeli büyüme eğilimi göstereceğini ve enflasyonun düşeceğini öngörüyor.
Uzmanlara göre bu tablo, yatırımcı güvenini artırabilecek ve Türkiye’ye olan doğrudan yabancı yatırım akışını destekleyebilecek bir ekonomik çerçeve sunuyor. Ancak enflasyon hedeflemesi ve yapısal reformların sürdürülmesi, tahminlerin gerçekleşebilmesi için kritik önem taşıyor.
Orta vadeli ekonomik görünüm: Dengelenme süreci devam ediyor
AB Komisyonu’nun değerlendirmeleri, Türkiye ekonomisinin orta vadede bir dengelenme sürecinde olduğunu gösteriyor. Bu süreçte hem fiyat istikrarı hem de büyüme potansiyelinin korunması hedefleniyor. Para ve maliye politikalarının koordineli biçimde yürütülmesiyle birlikte, dış şoklara karşı dayanıklılığın artması da bekleniyor.
Ekonomistlere göre, küresel ekonomik yavaşlama ve jeopolitik riskler gibi dışsal faktörler göz önüne alındığında, Türkiye’nin uyguladığı dengeli politikalar kısa vadede iç talebi yavaşlatsa da uzun vadede sürdürülebilir büyüme için temel teşkil ediyor.