Avrupa Birliği (AB), ABD ile yürütülen kritik ticaret müzakereleri öncesinde birlik görüntüsü vermeye çalışsa da, perde arkasındaki ulusal görüş ayrılıkları bu sürecin etkinliğini zayıflatma riski taşıyor.
AB, tarifelerde birlik mesajı verse de ulusal bölünmeler gündemde
Avrupa Konseyi Başkanı António Costa, müzakereler öncesinde yaptığı açıklamada, “Avrupa'da kimse gerginliği artırmak istemiyor, kimse çatışma istemiyor” diyerek Birliğin uzlaşı arayan tutumunu vurguladı. Bu mesajın, bugün yapılacak olan kritik görüşmede de öne çıkması bekleniyor. Görüşme, AB Ticaret Komiseri Maros Šefčovič ile ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer arasında gerçekleşecek ve 8 Temmuz’daki “karşılıklı tarifeler” için belirlenen son tarih öncesi büyük önem taşıyor.
AB içinde fikir ayrılıkları Komisyon’un elini zayıflatabilir
Her ne kadar resmi açıklamalarda birlik vurgusu yapılsa da, üye devletler Beyaz Saray ile ilişkilerde nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusunda hemfikir değil. AB’nin 27 üye ülkesi, kendi iç dinamiklerine ve seçmen beklentilerine göre farklı öncelikler taşıyor. Bu durum, Komiser Šefčovič’in müzakerelerde güçlü bir tutum sergilemesini zorlaştırabilir.
Komisyon’dan çifte strateji: İndirim baskısı ve %10 tarife sinyali
Brüksel yönetimi, ABD’nin Nisan ayında çoğu ticaret ortağına uyguladığı %10’luk temel tarifeyi düşürmek için baskı yapmaya devam ediyor. Ancak diğer bazı koşulların (örneğin belirli sektörlere acil yardım) karşılanması durumunda bu oranı kabul edebileceğine yönelik sinyaller de veriyor. Görüşmelerin gidişatına dair, Komisyon’un Cuma günü AB büyükelçilerine bilgi vereceği belirtildi. Görüşmelerde bir atılımın hızlıca duyurulup duyurulmayacağı, büyük ölçüde bu toplantıdan çıkacak geri bildirimlere bağlı olacak.
Parlamento ve Komisyon arasında tarife farkı vurgusu
Avrupa Parlamentosu’nun ABD heyeti başkanı Brando Benifei, %10’luk tarifeye yönelik görüş ayrılıklarının ülkeler arasında “ciddi farklar” doğurduğunu ve bunun “bir sorun” olduğunu ifade etti. Öte yandan Avrupa Komisyonu ise, üye ülkelerle kapsamlı istişare yürütüldüğünü ve bu sayede “oldukça yüksek düzeyde birlik sağlandığını” savunuyor.